3 Eylül 2008 Çarşamba

Susamlar(ımız)



Eskiden tarlalar boş kalmazdı. Tütün ve buğday en çok yetiştirilen ürünlerdi buralarda. Genellikle bir yıl tütün, bir yıl tahıl. Tütün işi bitti. İyi ki de bitti. Berbat ve zor bir işti. Ama yine de hakkını yememek lazım, bu yörenin ekonomisinin temelinde o vardır. Evler yapılmış, traktörler alınmış, düğünler yapılmışsa, (ve daha bir çok şey yapılmışsa) bunlar hep tütün parasıyla yapılmıştır. İnsanların cebi bu sayede para görmüştür. Şunun şurasında turizmin kaç yıllık geçmişi var ki? (Hatta eskiden Bodrum'da iş olmadığından, tütün tarlalarında çalışmak için Bodrum'dan gelirlermiş. Gelenlerden borçlu kalan bazı kişiler, "borcumuzun yerine size eski bir evimiz var, ya da küçük bir yerimiz var onu versek olmaz mı" derlermiş. Biz de, "ne işimiz var bizim Bodrum'da" dermişiz :)) Onun için hakkında fazla da kötü konuşmadan helalleşelim tütünle, biz ona hakkımızı helal edelim, o da bize hakkını helal etsin...

Buğday zaten para etmiyor. Düşünsenize tarla sürülecek, gübre atılacak, tohum parası da var, sonra biçerdöğer parası, eğer biçerdöğer yoksa, orak makinasıyla biçilecek, sonra toplanacak, sonra harman (patozla), sonra da ambara girecek. Bunların arasında, zirai mücadeleyi ihmal ettim üstelik:) Bunun üstüne işçiliği de ekleyin sonra alt alta toplayın (dileyen yan yana da toplayabilir) sonra da çıkın işin içinden çıkabiliyorsanız...

Biz de kendimize yetecek kadar buğday ekiyoruz, gerisi boş kalıyor. İşte o boş kalan yerler çok da boş kalmasın diye, gönlümüz elvermediğinden, biraz susam serpiştirmişiz. Babamın elinin ayarı kaçmış heralde sepiştirirken kendi ihtiyacımız olandan fazla olacak bu susam. Heralde fazlası satılır. Kaç Lira ederse artık.



İşte o susamlar bugün tarladan toplandılar. Bıçakla toprağın hemen üstünden kesildiler ve demet haline getirildiler. Sonra da aşağıda görüldüğü üzere, asker tüfeği gibi çatıldılar. Buna burada "gümül" denir. Susam bitkisi üzerindeki kapsüllerin yönü yukarıya dönük olduğu için, kapsüller kuruyup da açıldıklarında, içilerindeki susamlar yere dökülmezler. Dökülenler olacak tabi de, o kadar da olacak artık. Şimdi yaş ve ağzı kapalı olan kapsüller kuruyup da ağızları açıldığında, yere serilmiş temiz bir bez üzerinde demetler ters çevrilerek kapsüllerdeki susamların dökülmesi sağlanır. İçinde kalanlar olabileceği için onların dökülmesi için de sopalarla bu ters çevrilmiş demetlere hafif hafif vurulur. Bütün demetler bu işlemden geçtikten sonra bez üzerindeki susamlar elekten geçirilerek işlem tamamlanır :)



Hımm, bu işin (yani susam hasadının) mekanizasyonu var mıdır derseniz, onu da bilmiyorum:)

Çocukluğumuzda susamla çok güzel bir yiyecek (tatlı) yapardık kendimize Erdal'la. Yıllardır (nerden baksanız 15-20 yıl) yapmıyoruz. Demek ki çocukluğumuzda yapmışız. Susamlar olsun da, bi de ondan yapayım ben. Fotoğrafını da buraya koyayım...

Neyse, susam muhabbeti bu kadar yeter. NOKTA. SON.



Yukarıda, aynı demet içerisinde kimi kurumuş ve açılmış, kimi de henüz yeşil ve kapalı olan kapsüller görülüyor.
.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder