13 Ekim 2008 Pazartesi

Bakarsan Bağ...



Çok klasik bir laftır; "bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur". Hemen hemen herkes bilir, söyler. Hani, çok klasiktir, ben başka bir söz kullanayım yerine desen, ııhh... Yerini de başka söz tutmaz. Asmalar bize üzüm verdiler, onlar bize baktılar, şimdi sıra bizde. Bağın içine hayvan gübresi taşınıyor...



Ve bağa dağıtılıyor. Kumlu olan ve organik madde miktarı düşük olan bu topraklara hayvan gübresi verilerek, toprağın yapısındaki organik madde miktarı artırılıyor.



Sonbaharda bağda böyle renkler oluşmaya başlıyor. Kışa yaklaştıkça ve yapraklar kurumaya yüz tuttukça daha başka renkler de oluşacaklar.



Bu yıl Mart ayında, bir kaç tane asmayı (5 yaşındaydılar) keserek anacının üzerine başka bir üzüm (Trakya İlkeren) aşılamıştık. Onlar filizlendiler, büyüdüler ve tele yatırılarak kordon terbiye sistemi verildiler. Üzerinde de iki salkım üzüm olmuş. Aslında bu salkımları koparıp atmakta fayda var. Ama bunlar kalmış. Böyle sonradan olan üzümlere "neferiye" diyoruz. Bu, neferiyeden de öte, zamansız olmuş bir üzüm. Sebebi de bu yıl aşılanmış olması. Gelecek yıl normal zamanında üzüm yapacak.
.

.
.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder