28 Kasım 2008 Cuma

Bodrum-Karaova Yöresinde Yaygın Zeytin Çeşitleri

Çocukluğumdan beri hep iki zeytin ismi duymuşumdur burada. Yoz zeytin ve Milas zeytini. Yoz zeytin dedikleri daha erken gelişir. Bu zeytinin ağaçları yaşlıdırlar. Asırlıktırlar, hatta bir kaç asırı devirenleri vardır.



Milas Zeytini denilen zeytin bu işte. Vakti zamanında Milas tarafından aşıları (ya da fidanları) geldiği için bu ismi almış olmalı. Ben bunun ismini daha çok "Dilme Zeytin" olarak bilirdim. Çizik zeytin (bizim burada dime zeytin denir) bundan yapıldığı için bu ismi almış olduğunu düşünüyorum. Bu zeytinin ağaçları genç ağaçlardır. Düzenli tesis edilmiş olan zeytinlikler de genellikle bu çeşittendir. Literatürdeki adı ise "Memecik" olarak geçmektedir.



Yoz zeytin denilen zeytin de bu :) Buralarda, yol kenarında, tarla sınırında, orda burda, münferit olarak bir çok zeytin ağacı görebilirsiniz. Çok eskilerde, delicesini aşılayan kişi o ağacı sahiplenmiş. Ve çok ilginçtir, herkes çok geniş bir alandaki tek tek dağılmış ağaçlarının yerini hiç unutmaz:) Ve mirasta zeytin ağaçları da tek tek bölüşülmüş. Çoğu bir kaç asır devirmiş olan bu ağaçların hemen hemen hepsi "yoz zeytin" olarak bilinen çeşittendir. Buralarda meşhur olan "çekişte zeytin" (çoğu kişi kırma zeytin olarak bilir) bu zeytinden yapılır. Bunun yanı sıra literatürde "çekişte" adında bir zeytin çeşidi de mevcut.



Büyüklüklerini ve şekillerini kıyaslamak açısından, yan yana (buranın adlandırmasıyla) Milas Zeytini (ya da Dilme Zeytin) ve Yoz Zeytin.



Son bir kaç yıldır tesis edilen yeni zeytinliklerde bunların haricinde yeni çeşitler dikiliyor. Ama bunlar henüz kayda değer düzeyde verime geçmiş değiller. Bir de gittikleri yerlerde gördükleri farklı çeşitlerden aşılık kalem getirilerek aşılanmış farklı zeytin çeşitlerinden tek tük görülebilir ki, miktarı çok çok azdır. İşte yukarıdaki zeytin de bu bağlamda aşılanmış olan bir çeşit, "Ayvalık" çeşidi. Yaklaşık 50 yıl önce aşılanmış ve sadece iki ağaç var bizde. Yağlık ve sofralık bir çeşit.

Büyüklük ve şekillerinin kıyaslanabilmesi için her üç zeytin yan yana.
.
Zeytin çeşitleri için bknz. Zeytincilik Araştırma Enst.
.
.

27 Kasım 2008 Perşembe

Lorch, Weingut-Mohr'dan Güzel Bir Haber :)

Almanya, Ren Nehri (Şarap) Bölgesinde, Lorch'daki arkadaşımdan aldığım mail;

Merhaba,
................
Haftasonu tadım* güzel geçti, insanlarla sohbet, kendini tanıtma güzel bir şey, her ne kadar Jochen kadar bilgim olmasa da. Stand komşum çok bilmiş bir Cekoslavakyalıydı!!! Almanya´da Sommeliere deniliyor. Hani şarap eğitimi alıp, restoranlarda bunu öneren insanlar. Kısaca böyle açıklaması. Neyse biraz ukala bir tipti, ama takan yoktu. Ortam çok iyiydi. Ev sahipleri, yani marketin sahipleri genç bir gruptan oluşan bir ortaklar topluluğu ve bizim şarapları çok beğeniyorlar.

Ha bu arada Jochen´in -şampanya ayarında- köpüklü bir şarabı "Sekt", ünlü bir şarap dergisinde en iyilerden biri ödülünü aldı. Büyük bir resim uzun bir yazı, Noel öncesi için iyi bir reklam oldu bize. (Bu habere, sanki benim şarabım ödül almış kadar sevindim. Sizi ve Jochen'i kutluyorum - M.Vuran)

* Cumartesi günü bir Şarap Marketinin Noel öncesi bir bayramı var. Orda bizim de şarabımız satılıyor, ben de standda şaraplarımızı ikram edeceğim.
.
.

24 Kasım 2008 Pazartesi

20 Kasım 2008 Perşembe

Bağda Sıra Arası Otları ve Yeşil Gübreleme

Dünkü yazıda yağmurdan, bağ içindeki otlardan bahsetmiştik. Bugün de devam edelim. Yağmurlu günden iki fotoğraf ve bağın içindeki ot meselesi:)



Şiddetli bir yağmurdan sonra, Kale Dağının yarısını sis basmıs. Yağmur ara ara yine yağıyor. Güzel bir hava. Asmaların yaprakları kuruma yolunda hızla sararmaktalar. Ve ben hem bu rengi, hem bu havayı seviyorum...


Eğer fotoğrafı (üzerine tıklayarak) büyütürseniz yağmuru da görebilirsiniz :)

İçinde yeşil gübrelemenin de olduğu "bağda gübreleme" konusuna daha sonraki bir günde değinmeyi düşünüyorum ama hazır otlardan bahsetmişken, bu otların yeşil gübre olarak da kullanılabileceğini söyleyeyim.

Organik maddeler toprağa iyi bir fiziksel yapı kazandırırlar ve böylelikle toprağın su tutma kapasitesi, geçirgenlik ve havalanma gibi özelliklerini iyileştirirler. Bunun için ya ahır gübresi kullanılır ya da yeşil gübreleme yapılır. Yeşil gübre için baklagil bitkileri tercih edilmekle birlikte, yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü üzere, bağın içindeki otlar, her ne kadar baklagiller kadar makbul olmasa da, ilkbahara doğru toprak altına gömülerek yeşil gübre olarak değerlendirilirler.
.
.

19 Kasım 2008 Çarşamba

Toprak Taşınması (Erozyon) ve Bağ Sıraları Arasının Otluluk Durumu

18 Kasım'daki yazının (iki önceki yazı) son bölümünde bağların arasındaki otlardan ve toprağın taşınmasından bahsetmiştim. Dünkü yazıda da şiddetli bir yağmur yağdığını yazmıştım. İşte tam da bunun üstüne, dünkü yağmurda aşağıdaki fotoğraftaki durumun oluştuğunu gördük.



Bu bağın sıraları eğime dik olarak oluşturulmuş durumda. Eğim de çok fazla değildir. Az ve düzgün bir eğim var. Buna rağmen (eğimin nispeten fazla olduğu bağın küçük bir bölümünde) kısa sürede ve çok şiddetli yağan yağmurun toprakta yaptığı tahribat bu. Daha önceki yıllarda bunu yaşamamıştık. Eğimin çok fazla olmamasına ve bağın içinin otlu olmasına rağmen bu durum oluştu. Eğer toprak işlenmiş olsaydı, hem gevşemiş olacaktı hem de bu otlar olmayacaktı, bu durumda da yukarıdaki toprak taşınmasının çok daha fazlasıyla karşılaşacaktık. Aslında babama sürelim demiştim geçenlerde. O da bana, "yağmur bağın içindeki toprağı alır götürür o zaman" demişti.


Bağın başucundaki nispeten çıplak yerdeki toprak taşınması.



Bağın bu bölümünde öne doğru biraz eğim var. Ve otlar var. Buradan da aşağıya doğru yağmur suyu akmasına rağmen kayda değer herhangi bir toprak taşınması olmamış. Her ne kadar buradan çok fazla su gelmemiş olmakla birlikte, toprak taşınmasının olmamasında, toprağın otlarla örtülü olmasının etkisi var.

Sonuç 1 : Bu otlar toprağı tutmaktadır. Eğer yazın da yağmur yağıyorsa ( bazı şarap ülkelerinde olduğu gibi), bağın içinin otlu olması bu bakımdan anlamlıdır. Hatta yağmur damlalarının toprağa çarptığındaki, toprağı parçalama etkisinin azaltılması için (başka faydalarının yanında) sıra aralarında çakıl taşlarının olması da anlamlıdır.
Hatta hatta, daha da ileri gidip, bağ sıraları arasının dar tutularak yağmur damlalarının çarptığı toprak alanının mümkün olduğunca küçültüldüğünü, o kısmın da otlu olmasıyla toprak taşınmasının önüne büyük oranda geçilmiş olacağını söyleyebilir miyiz? Acaba :) Fazla mı mantık yürütüyorum yoksa :)

Sonuç 2 : Yaz boyunca (Mayıs ortası - Eylül sonu) yağmurun yağmadığı ve bağların da sulanmadığı durumda ise, otların topraktaki suya ortak olmamaları açısından, (yaza girerkenki son toprak işlemelerle) bağların içinin otlu bırakılmamasının uygun olduğunu düşünüyorum...
.
.

18 Kasım 2008 Salı

Vay Anasına :)

Geçen baharın sonunda Mayıs ayının ortalarında yağmıştı yağmurlar. Arada yaz boyunca yağmadı. Yazın ardından Eylül ayının ortalarında neredeyse bir hafta süreyle yağdıktan sonra yine yağmadı, taa ki bugün sabaha kadar. Bugün sabah koyu bulutlarla kaplı bir gökyüzünün altında çok kapalı bir güne uyandım, ardından da doluyla karışık çok şiddetli bir yağmur başladı. Doluyla karışık kısmı 10 dakika kadar sürdü, sonrası dolusuz devam etti. Dolu taneleriyse bir acayipti. Şimdiye kadar hiç görmediğim türden. Benim bildiğim dolu taneleri, büyüklüğü değişmekle birlikte yuvarlak şekilli ve kar beyazına yakın renkli olurlar. Bugün yağanlarsa; sanki buzhanedeki büyük bir buz kalıbının çekiçle kırılmış küçük parçaları gibiydiler ve camsı bir saydamlıktaydılar. Acaba bu da mı küresel ısınmadan kaynaklanıyor...

Neyse, gelelim asıl meseleye; yumurtadan çıkalı daha bir kaç gün olan beş tane civciv vardı. Yağmur başladığında dışarıda anasıyla geziyorlarmış. Yağmurun durmasına yakındı, "acaba civcivler ne oldu, bu dolu ve yağmur onları öldürmüştür, çok iri düşen yağmur damlaları ve dolu değilse bile, oluşan küçük derecikler onları alıp götürmüştür" dedik. Üzüldük ve meraklandık tabi. Hemen gidip baktığımızda, bağın kenarında bir yerde duruyorlarmış ve hiç bişey olmamış. Çünkü anaları onları altına almış ve korumuş, civcivler o şiddetli yağmuru görmemişler bile. Vay anasına...
.
.

16 Kasım 2008 Pazar

Almanya - Ren Nehri Bölgesinde Lorch'da Bağbozumu



Daha önce (02.10.2008 tarihinde) Almanya´nın Ren (Rheingau) nehri bölgesinde bulunan Lorch'daki weingut-Mohr 'dan (weingut : küçük şarap firması) bir mail almış ve onlarla ilgili yazmıştım. Zaman zaman haberleşmeye devam ediyoruz ve böylelikle bağcılık ve şarapçılık takviminde yapılan işler hakkında karşılıklı fikir sahibi oluyoruz. Orada bağbozumu Ekim ayı başlarında başlamıştı. Weingut-Mohr bağlarındaki bağbozumu Ekim ayının ortalarında oldu. Bunlar da oradaki bağbozumundan bir kaç fotoğraf.

Riesling üzümleri toplanıyor ve bağlar yamaç arazide olduğu için, üzüm kasaları yukarıdaki gibi arabaya konuluyor ve yukarıdaki yola çekiliyor(muş).
.
Traktörden kuvvet alarak çalışan makara sistemine bağlı taşıyıcı araba yukarıdaki yola çekilerek üzüm kasaları traktörün römorkuna yükleniyor(muş).



Buradaki bağlarla ilgili bir not daha; Bağlar Ren nehrinin her iki yanında ve yamaçlarda olduğu için yağmurlarla toprağın taşınmaması için bağların arasına saman veya buna benzer şeyler serpiştiriliyor(muş). Yani malçlama benzeri bişey. Aslında bu durum bağların arasının otlu olmasını da açıklıyor. Bağların arasındaki otlar bırakılmalı mı, yoksa ot olmamalı mı? Böyle yamaç arazilerde otlu olması faydalıdır (diye düşünüyorum), çünkü toprağı tutacak ve taşınmasını önleyecektir. Bunu böyle görüp, (bizim ülkemizde de) her türlü arazi için aynı uygulamayı savunmak da doğru olmayacaktır. Mesela su kıtlığı olan ve düz olan bir arazide bağın arasının otlu olmasının bir anlamı ve faydası yoktur (diye düşünüyorum). vs. vs...
.
.

13 Kasım 2008 Perşembe

Asmada Yongalı Göz Aşısı


Yongalı göz aşısı yapılmış bir asma

Fotoğraflarla Yarma Aşının yapılışı için tıklayınız...
Geçen yılın sonunda Alaşehir'den Ceyhan Ortaç'tan, asma aşısı konusunda bazı sorular içeren ve bilgi talep eden, hangi aşıyı önereceğimi soran bir mail gelmişti. Benim bildiğim aşının yarma aşı olduğunu söylemiş ve aşıyla ilgili bildiklerimi de dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım. Daha sonraki mailde de yongalı göz aşısına karar verdiklerini yazmıştı. Bir kaç gün önce aldığım mailde ise aşıların (yukarıdaki Mayıs sonunda çekilmiş) filizlenmiş durumdaki fotoğrafları ve (aşağıdaki Temmuz sonunda çekilmiş) daha büyük olduklarındaki fotoğraflarını göndermiş Ceyhan bey. Teşekkürler...



Aşı gözlerinden süren filizler doğru bir şekilde büyümeleri için kargılara bağlanmışlar.



Bağda çardak sitemi uygulanmaya karar verildiği için, bu sisteme uygun destek sistemi oluşturulmaya başlanmış.
Asmalar daha da büyüyüp, çardak şekli tam olarak oluştuğundaki fotoğraflarını da göndereceğini söyledi Ceyhan bey. Böylelikle biz de göreceğiz.
.
.

11 Kasım 2008 Salı

Vino, Sylvester ve Ördekler



Bunlardan ufaklığın adı Vino. Epeyce büyüdü artık. Büyük olanın adı da Sylvester. Çizgi filmdeki kediden dolayı bu adı koymuştum. Biraz yanlışlık oldu ama olsun:)
Bağın içinde dolaşmayı seviyorlar, ben gittiğimde de bana eşlik ediyorlar.



Ördekler çiçekleri talan ettikleri için, bağın içine kovalayıp, bağın kapısını da kapatıyoruz. Çiçekler yerine oradaki otlarla idare etsinler:) Keyfini sürecekleri bir suları yok. Küçük bişeye su konuluyor, bunlar da ne yapıyor biliyor musunuz, sırayla giriyorlar içine:)
.
.

9 Kasım 2008 Pazar

Bağ'dan Sonbahar Renkleri - 1



Burası bağın içindeki küçük kulübe ve çardak. Bir nevi bağın kaptan köşkü:)



Bağdan sonbahar renkleri demiştik, ben de kendimi bağın içinde bir renk saymış oluyorum. Öyle miyim ki :)


Bağın içinde gezerken...

Bağların ve ağacın yaprağındaki güneş ışınları.
Bu da sarmaşık. Hem bağın içindeki çardakta, hem de evin önündeki gölgelikte var. Sonbaharda dökülmeden önce yapraklar böyle kırmızılaşıyorlar.
.
.

6 Kasım 2008 Perşembe

Zeytin Hasadı (3) - Fotoğraflar



Zeytin hasadı konusuna girmişken devam edelim biraz:) Yukarıdaki fotoğrafta, yerdeki örtünün üzerine düşürülmüş zeytinler görülüyor.



Ve sepetlere toplanmış zeytinler...


Her ne kadar toplayamasam da, ben de oradaydım :)

Bağ tesis edilmeden önce, bu arazinin içinde zeytin ve armut ağaçları vardı üç beş tane. Bağ için de arazinin temizlenmesi gerekiyordu. (Zavallı) armut ağaçlarını kaldırmakta tereddüt etmedik de, tam ortadaki kocaman bir zeytin ağacına çok zor kıyabildik. Tam ortadaydı ve bağın düzenini bozuyordu. Köklendi ve başka yere dikildi. Kenara yakın olan bir kaç zeytine de dokunmadık. İşte onlardan birisi de yukarıda zeytin ağacı. Bağ sırası üzerinde, iki asma arasında bu zeytin ağacı var. Aslında zeytin ve üzüm ne kadar da tamamlıyorlar birbirlerini. Antik çağlardan günümüze çok önemli iki meyve. Dikkat buyurunuz, zeytine de meyve dedim:) Başka ne diyelim ki?



Bu da zeytin dansı :) Zeytinleri ezmemek için dikkat ederken işte böyle figürler de çıkabiliyor ortaya.



Delice üzerine aşılanarak yetiştirilmiş genç bir zeytin ağacı. Ortadaki kuru dal çıkıntısı delice gövdesiydi. Onun üzerine konulan göz aşılarından yukarıdaki dallar oluşmuş durumda. Görüldüğü üzere, çok iyi bir budamayla aralanmış ve dalların arasının havadar olması ve ağacın da iyi bir şekilde taçlanması sağlanmış. Yalnız ortadaki o kuru çıkıntının orada olmaması gerekiyordu. Hem görüntüyü bozuyor, hem de oradan başlayan kuruma ağacın gövdesine siraye edebilir. Bunu babama da söylediğimde, "evet haklısın, üşengeçlik yapıp kesmemişiz, şimdi de kuruduğu ve iyice sertleştiği için kesmesi zor" dedi.



Burada da bu yıl yapılmış bir aşı görülüyor. Sol taraftaki küçük yapraklı dallar delice üzerinden filizlenmiş olan dallar.
.
.

4 Kasım 2008 Salı

Zeytin Hasadı (2) - Fotoğraflar

Dünkü yazıda zeytin hasadına başladığımızı yazmıştım. Bugün sırada, o yazıya ilaveten bir kaç fotoğraf var :)



Yukarıdaki fotoğrafta yan yana görünen zeytinler epeyce yaşlı zeytinler. Mesela zeytini toplanan ağaç, nerden baksanız 150 yaşından fazladır. Hal böyle olunca da, bu zeytinler biraz ululaşmış durumdaydılar. Hatırlıyorum, bu ağacın zeytinlerini düşürmek çok zor olurdu. Çünkü dalları oldukça yukarılara uzanıyordu. Sırıklar yetişmediği için, ağaca çıkmak ve ağacın başından düşürmek icabederdi. Ama şimdi öyle değil artık. Bu ve bunun gibi olan diğer ağaçlar sert bir şekilde budanarak (koca koca dalları kesildi yani anlayacağınız) daha bodur bir form almaları sağlandı. Hem ağaç(lar) gençleşti, hem de hasat daha kolay (ve daha az tehlikeli) oluyor.



Zeytin topladığımız sepetler. Buralarda herkes zeytin toplama işinde bu sepetleri kullanır(dı). Şimdi yine öyle ama, arada sanırım bir kaç plastik kovaya da rastlayabiliyoruz artık.



Bereket böyle bişey olsa gerek...
.
.
Bunlar da dilme (çizik) zeytin yapmak için toplanmış olan bir kaç sepet zeytinin içinden, bu fotoğrafa model olma şansını yakalamış olanlar:) Bu zeytin türü oldukça iridir. Yağlık değerleri yoktur, çünkü kafi derecede yağ çıkmaz. Buradaki (yöresel) adı "eşek zeytini" dir. Zaten tüm bu yörede çok ağacı da yoktur. Bugün amcam toplamıştı bunları. Hepi topu da 2-3 sepet kadardı zaten. Toplarken de bir yandan sohbet ediyorduk. Bir arkadaşının, ona "palamut zeytin" den bahsettiğini ve ikram ettiğini, palamut zeytinin, "eşek zeytin" inden biraz daha büyük olduğunu söyledi amcam. Ve o kişinin, palamut zeytininden beklentilerinin büyük olduğunu, ileriki yıllarda yaygın ve talep edilen bir çeşit olacağının konuşulduğunu, söyledi.
.
.

3 Kasım 2008 Pazartesi

Zeytin Hasadı Başladı



Ege'nin önemli ve kökü çok, hem de çook eskilere dayanan ürünlerinden birisi de zeytin ve zeytinyağı. Zeytinyağı aydınlatmada kullanılmış, kozmetik maddesi olarak kullanılmış, yemeklerde kullanılmış, şifa niyetine kullanılmış, hatta vakti zamanında (ki bu zaman antik çağlar oluyor) yapraklarından yapılan taçlar yarışlarda madalya olarak bile kullanılmış. Artık varın kıymetini siz düşünün. Gün gelmiş küçük bir dalı barış mesajının simgesi olmuş... Columella ona boşuna dememiş "prima omnium arborum diye". Yani "ağaçlar arasında birinci". Ölmez ağaç zeytin. Efsanevi ağaç zeytin.



Ekim ayında yağan yağmurlar herkesin ama özellikle de zeytinlerin ve zeytin ağacı sahiplerinin yani aslında herkesin yüzünü güldürdü, burada zeytin ağacı olmayan kimse yoktur ki:) Ve geldik hasat zamanına... Biz de hasada başlayalı bir-kaç gün oluyor.
Yeri gelmişken bir blogtan bahsetmek istiyorum. Zeytin ve Zeytinyağıyla ilgili haberlerin derlenip toparlandığı zeytinlik adındaki bu blogun takipçisi oldum. Zeytin ve zeytinyağına ilgi duyan herkese tavsiye ederim.


.