4 Ocak 2012 Çarşamba

Bodrum Belediye Başkanı Sayın Mehmet Kocadon'un Ziyareti

Son zamanlarda pek görüşemez olunca Sayın Başkanım duruma el attı. Bir kaç gün önce aradığında, "hiç aradığın sorduğun yok, ben geliyorum..." dedi ve çok da iyi yaptı...



Benim hayatımda, tenis oynadığım zamanlar, mutlu geçen zamanların en başlarında yer alır. Ve tenis oynarken bu zamanları en çok paylaştığım iki kişi olmuştur. Birincisi Sayın Başkanımdır, ikincisi de o zamanlar Bursa'da beraber öğrenci olduğumuz, şimdi Mersin'de tenis antrenörlüğü yapan İlker Sağay'dır. Başkanımla tanışmamız da tenis vesilesiyle olmuştu zaten. Tanışmamızın üzerinden geçen süre "fi tarihi" dedirtecek kadar olmasa da, ona yakındır. Ve o tarihten bu yana geçen zamanda tenis kortunun dışına taşan arkadaşlığımızda beni bir kardeşi gibi gördüğü ve bunu da her zaman söylediği için buradan kendisine sevgi, saygı ve teşekkürlerimi iletiyorum bir kez daha...



Bu ziyarette Başkanım yalnız değildi. Onunla beraber gelen Deniz Eyinç, Mesut Özmutlu ve Hüseyin Boyacı beylerle de tanıştım ve bundan çok mutlu oldum. Denizhan Et Lokantası'nın sahibi olan Deniz beyi gıyaben tanıyordum. Ayrıca Bodrum Mavi dergide yazıyor ve her ikimiz de derginin Yayın Kurulunda yer alıyorduk. Ama ben Yayın Kurulu toplantılarına da sadece bir kez katılmış olduğum için, tanışıklığımız gıyaben olmaktan öte geçememişti. Bu açıdan geç kalmış bir tanışmaydı aslında. Geç oldu ama güzel oldu.

Hüseyin Beyi de tanımıyordum ama sahibi olduğu işletmeyi biliyordum. Gitmemiş olmakla birlikte, ismini ve yerini bildiğim bir restauranttı. Hüseyin bey, Bodrum Milta Marina'nın karşısındaki oldukça meşhur restaurantlardan birisi olan olan Gemibaşı Restaurant'ın sahibi. Kendisiyle tanışmaktan mutlu olduğumu bir kez daha belirtiyor ve görüşmek üzere diyorum...

Mesut bey de bir restaurant işletmecisi ve onun restaurantı da Gümbet'te. Daha önce bu işi epeyce uzun bir süre yurtdışında yapmış. İyi ki tanıştık diyorum. Restaurant işletmecisi misafirlerimle benim şaraplarımdan tatmasak ve şarap üzerine konuşmasak olmazdı tabi. Bu durumda ne yapılır, durumdan vazife çıkarılır...



Eveet, misafirlerimizle adet olduğu üzere, bu da uğurlama fotoğrafı. Tekrar görüşmek üzere...

Eskiden futbol maçlarından önce takımlar topluca fotoğraf çektirirlerdi. Hepimiz hatırlarız o fotoğrafları (en azından ben hatırlıyorum). Onlardan poster yapılırdı ve futbol meraklısı gençlerin odalarının duvarlarını süslerdi o posterler. Çoğu işyerinin ve kahvehanelerin duvarlarında da işletmecilerinin tuttuğu takımların posterleri yer alırdı. Bunlar geçmişte kaldı artık. "Ne alaka" demiş olabilirsiniz. Sanırım alakayı "uğurlama fotoğrafı"ndan kurmuş olmalıyım. En azından "kel alaka" değil yani :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder